18 Ocak 2010 Pazartesi

Türkiye'de devrim oldu

Ne ara oldu diye sormayın. Hiç bir zaman durmamıştı zaten devrim. Sadece niceliksel olarak azalıp artmıştı.

Ne demek istediğimi anlatmam belki biraz zor olacak, ifade edebilmeyi ümit ediyorum. Ursula K. LeGuin'in bir meşhur sözü vardır: "Devrimi yapamazsınız; devrim olabilirsiniz ancak." diye. Yazarın tam olarak ne kastettiğini bilmiyorum, ama benim demek istediğim tam da bununla ilgili.

Şimdi ben bilimsel sosyalizme ve devrime inanan biriyim. Bunu duyan herhangi biri şöyle düşünebilir: "Haha ne devrimi yahu? Hangi ülkede (ya da hangi çağda) yaşıyorsun?"; hatta bir faşist/gerici çıkıp "Hayallerde yaşıyor bazı i.neler" diye devam da edebilir. Onların göremediği bir şey var: ben bu ülkede kısa vadede hatta orta vadede sosyalist düşüncenin iktidara gelmesi anlamında bir toplumsal devrim olmayacağını biliyorum. Büyük çalkantılar, bunalımlar ve sosyal olaylar yaşanabilir; ama bir devrim için gerekli birikimin henüz daha çok uzağındayız. "Yakında toplumsal devrim olacak heyolo!" gibi bir şeyi düşündüğümü zannederseniz beni aptal yerine koyuyor olursunuz.

Ama hala bir devrimciyim, çünkü devrim düşüncesinin insanlarda yarattığı dönüşümün çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yani devrimcilerin iktidara gelmesinden çok daha önemli bir süreç olarak, bu düşüncenin hem bireyleri hem de o bireylerin oluşturduğu grupları dönüştürmesi benim için çok daha önemli. Herhangi bir insanın devrimcileşmesi süreci, aslında mikro düzeyde bir devrimdir. Bunun toplumsal boyut kazanması ve makro düzeye taşınması, onun önemini asla azaltmaz.

Yani başka bir deyişle sosyalizmin ve devrim hedefinin bireylere veya bana veya topluma kazandırdığı şeylerdir aslında amaç, devrim yalnızca bir araçtır. Eğer o araç biraz olsun insanları dönüştürmeyi başarıyorsa, amacına ulaşmış demektir. Devrim, bilimsel ve diyalektik düşünen, kendiliğindenciliğe teslim olmayan, hayatı ve çevresini dönüştürmeye çalışan, araştıran, düşünen, sorgulayan, yani sürekli ileriye doğru bir devinim içinde olan bir bireyi yarattıysa, hatta bunun da ötesine geçip grupları yarattıysa, onun başarısız olduğunu nasıl söyleyebiliriz ki? Devrim düşüncesi kendimi geliştirmenin, çevremi şekillendirmemin bir aracıdır benim için. Ve bu araç çalışmakta.

Bu konuda bir örneklendirme gerekiyor. Eminim ona az ya da çok benzeyen başka örnekler de vardır, ama hikayesinin iyi bildiğim bir insan olduğu için onu anacağım: Habip Gül. Kendisi Türkçe okuma yazması dahi zayıf olan ilkokul mezunu bir işçiyken, devrimci mücadelenin içerisinde merkezi düzeyde teorik-politik önderlik edecek kadar gelişkin bir insan haline gelmişti. İşte bu dönüşümün kendisidir zaten amaçlanan şey. Devrim Habip Gül'de başarıya ulaşmıştı. Veya tarihten bir örnek vermek gerekirse, Ivan Vasilyeviç Babushkin, sıradan bir torna işçisiyken Iskra gazetesinin redaksiyonunda çalışan bolveşiklerin en önemli kadrolarından biri haline gelmişti. Ekim devrimi, yeni Babushkinler yaratmanın ve bunu toplumsal düzeye yaymanın bir aracıydı sadece, bunu başaramadığı ölçüde de kaybedildi.



Ivan Vasilyeviç Babushkin


Bir de tersinden örnek vereceğim. Bazen devrimci yapıların içine örgütlü ve ona çok da bağlı insanlarla karşılaşırsınız. Ama bu insanın bazı özellikleri sizi rahatsız eder. Şekilcidir, bürokratiktir, cahildir, araştırmaz, teoriye (veya pratiğe) ilgisizdir, başkalarına tepeden bakar, kendini geliştirme çabasında değildir, kalıplarına ve toplumdaki feodal- burjuva geleneklerin bazılarına körü körüne bağlıdır, hepsinden kötüsü aslında neye bağlıysa ona körü körüne bağlıdır, değişmeye direnen yapısıyla muhafazakardır. Saydıklarımın hepsinin birden olması gerekmez, birkaçının varolması yeterlidir. Kimlerden bahsettiğimi anlamışsınızdır. Bu adam(lar) devrim yapsın ülkeyi terkederim diye söyleten, veya hiç bir şeyden korkmam solcunun gericisinden korktuğum kadar diye düşündürtenler, ha işte onlar. İşte bu insanlar bazen fedakarca devrim davası için çaba da gösterirler. Ama devrim onlarda asıl yapması gerekeni yapamamıştır. Yani yukarıda anlattığım dönüşüm gerçekleşmemiştir. Çoğu zaman da verdikleri zarar, yaptıkları işten daha fazla olur.

Devrim oluyor, devrim hiç durmadı. Kişisel düzeyde niteliksel sıçramalar yaratırken, toplumsal düzeyde de nicel bir birikim yaratıyor. Bu nicel birikim zamanla azalıp çoğalabilir, belki toplumsal devrime, yani niteliksel sıçramaya çok sonra da varabilir. Bu durum hiç bir önem taşımıyor, bazen onyıllarca süren süreçler tarih sahnesinde bir cümleyle anlatılıp bırakılıyor. Sen içinde biraz olsun devrimi yaşadın mı ona bak sadece.

Popüler yazılar