8 Haziran 2010 Salı

Karanlık imge

İlk ne zaman gördüğünü hatırlamıyordu. Zaten görmemişti aslında. 27. yaş gününü geride bırakalı bir kaç hafta geçmişti. Bir gece yatağında yatarken, pencereden dışarı bakıp yıldızları seyrettiği esnada kafasında bir görüntü yaratmıştı. Birdenbire gözünde canlanmamıştı. Ona yavaş yavaş şekil verdiğini biliyordu.
O karanlık imge, uçan bir canavar yahut devasa bir yarasa adam gibi bir görüntüye sahipti. Karanlık kanatları penceresinden gördüğü alanın bir ucundan diğer ucuna kadar uzanıyordu. Vücudu tüysüzdü; koyu gri, gecenin karanlığı ile bütünleşen bir derisi vardı. Derisinin belki bir kertenkele gibi pul pul olduğunu söylemek mümkündü; ama gecenin karanlığında tam da seçilmiyordu. Elleri birer pençe gibi kanatlarının altında kıvrılmış duruyordu. 4 kolu vardı, belki kanatları taşıyan kolları da sayarsak 6 kollu da diyebilirdik. Ama 4 tane pençesi yani eli olan kolu vardı demek daha doğru olacaktır.
En çirkin yönü suratıydı. Derisi soyulmuş ama soyulduğu yerden koparılmamış, tel tel ayrılarak bırakılmış gibiydi. Yani kırmızı etleri görünen bir insansı yüz, ve yüzün etrafında adeta saça benzeyen duyargalar vardı. Bu duyargalarla böceğin etrafı kolaçan etmesi gibi havayı tarıyordu. Bazen duyargalarını yüzünün önüne doğru alıp suratını bir deri ile kaplarcasına kapatıyor, ve o anlarda yüzüne daha bakılır hale geliyordu.
Bu kadar uzun anlatılınca dakikalar süren bir görüntü olduğu yanılgısına kapılınmasın. Sadece bir anlık, bir göz açıp kapaması kadar durmuştu aklında. Ve uykuyla beraber hafızasının derinliklerine itilip gitmişti.
Böyle bir şey nasıl unutur diyeceksiniz, ama çok çabuk unutmuştu aslında. O geceden sonra bir daha hiç hatırlamamış da olabilirdi.
Ta ki bir kaç hafta sonra tekrardan 'cee' diyene kadar. Derste hocanın anlattığı konudan ölümüne sıkılmış, beyaz tahtanın ortasında duran sayılara anlamsızca bakıp, uyuklamak üzerine gözünü kapattığı anda tekrar görmüştü onu. Bu sefer ki çok daha hızlıca geçip gitmişti. Ama o olduğunu biliyordu.
Artık şaşırmayacağınızı biliyorum. Gene hemencecik unuttu gitti. Bir derste uykusunu kaçırmanın ötesinde zararı (veya yararı?) olmamıştı.
3. ziyaret evde bilgisayar oynarken olmuştu. Uzun süre ekrana bakmaktan gözlerinin çok yorulduğu bir anda, ekrandan bir bakış atmıştı. 4. ziyaret ise kız arkadaşının yanında olmuştu. Sevgilisinin gözlerinin içine bakarken, bir anda arka planda hızlıca uçarak geçmişti.
Sanki sürekli bir çift göz ona bakıyordu, ama takip ediliyormuş hissinde değildi. Çünkü karanlık imge takip etmezdi, bir şekilde zaten onun olduğu her yerdeydi. Keşke hiç görmemiş olsaydım diye düşündü. Çünkü biliyordu ki, varlığını bir kez fark ettiği için hayatından bir daha gitmeyecekti. Vicdanı gibiydi, hep içinde duruyordu; ama vicdan olamazdı, çünkü çok kötü bir karakteri vardı hissediyordu.
Bir süre sonra varlığına alıştı. Hatta bir sonraki karşılaşmalarına kadar onu çoktan unutmuş oluyordu. Tekrar karşılaşınca ise nasıl bu kadar hızla hafızasından çıktığına şaşırıyordu. Ta ki o geceye kadar.
O gün geç saatlere kadar gene internette o sözlük senin şu video benim dolaşmıştı. Beyninde onlarca gereksiz bilgi yığını ile dişlerini fırçalamaya bile üşenerek yatağına kıvrılıp yattı. Rüyasında uçuyordu, ama hafiflemiş hissetmiyordu. Sanki hava yoğunlaşmıştı, sudan bile yoğun bir şeyin içinde duruyordu. Yüksekte olmasa yaptığı şeye uçmak denmezdi. Kıvamlı bir sıvının içinde akmak gibiydi. Bir süre sonra durduğu yeri tanıdığını fark etti. Kendi evinin önündeydi. Hareket etmek için büyük bir çaba harcıyordu, gene de geri dönmek için penceresine doğru yöneldi. Yatağıma dönüp yatarım, sonra da bu berbat rüyadan kalkarım diye düşünüyordu.
En son penceresinin önüne geldiğinde uyanmak için çırpınıyodu. Çok yorulmuştu. O sırada kendi yatağından ona bakan bir çift gözü fark etti. Dehşet içinde büyümüş, beyazı kanlanmış o gözleri. Sonra ağzının nasıl korkuyla çarpılmış olduğunu, suratının ne kadar beyaz olduğunu fark etti. O gördüğü suratta, mantığını tamamen kaybetmiş, ve aklının sınırlarını korkudan ihlal etmiş bir insan vardı. Bu vücuda artık geri dönemem diye düşündü. Ve gecenin içine gitti.

Hiç yorum yok:

Popüler yazılar